Hudson Scholar'ı Okumak
- Hande Civelek
- 26 Ağu
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 27 Ağu
Bugün eski mutfak süngerim kokmaya başladığı için yeni bir sünger almak üzere evden çıktım. Evet, bilmek istemeyeceğiniz küçük bir detay. Marketten çıkarken, beş dakikalık bir alışveriş gezisi için evden çıktığımı fark edince, bir şeyler içip, oturup, etrafıma bakmak istedim.
Amerikalılar için alışılmadık bir kavram bu: Herhangi bir kafede veya oturma alanında oturup, telefon ya da başka bir şey olmadan sadece etrafa bakarak zaman geçirmek. Amerikalılar için arkadaşlarla oturup sohbet edip kahve içmek bile pek yaygın bir konsept değil. İşte benim için de böyle bir gündü ki bir öğrenci dergisi buldum.

Derginin adı The Hudson Scholar. Kendileri, New Jersey’de Hudson bölgesini kapsayan öğrenci yapımı bir dergi. Benim okuduğum 12. sayısıydı. Öncelikle dergilerinin birinci yıl dönümünü kutlamak istiyorum. Umarım onlar için en iyisi olur. Diğer okuyucuların keyfini kaçırmak istemediğim için derginin sadece bir sayfasını paylaşacağım. Dergi hızlıca okunup, yanında kahve içmek için harikaydı. Yazılarını gerçekten beğendim. Katıldığım bazı noktalar da vardı, katılmadığım bazı noktalar da, tıpkı diğer dergilerde olduğu gibi. Başka ülkelerin gençlerinin (sanki kendim genç değilmişim gibi söylüyorum...) dünyalarının ve ülkelerinin farkında olarak büyüdüklerini görmek beni gerçekten çok mutlu ediyor. Dünyanın başka bir köşesine küçük bir pencere açmak gibi. Her ne kadar Amerikan medyasıyla büyümüş olsam da, Türk olduğum için bana hâlâ farklı geliyor.
Dergi, Toy-story'den bir sahnenin harika bir grafitisiyle başladı (spoiler vermemek için daha fazlasını söylemeyeceğim). Sanatın kendisinden ayrı olarak, benim için en ilginç kısım bir kamyon şoförünün gelip kamyonu ve kamyoncuların önemi hakkında konuşmasıydı. Amerika'da kamyon şoförü olmak farklı olmalı. Bu kadar büyük bir ülkeyi devasa kamyonlarıyla yönetiyorlar ve yine de onlara sahip olan pek bir kültür yok burada, onlar için pek fazla sanat veya şarkı yok. Bence büyük bir potansiyeli kaçırıyorlar.

Sayfaları çevirip yazarların tüketimcilikten ve içinde yaşadıkları toplumu yargılamaktan bahsettiği yazılara gelince, ne kadar genç bir ülkede olduğumu bir kez daha hatırladım. Katılmadığım yerlerin biraz da bu kısımda olduğunu söyleyebilirim. Kapitalist yanlısı olduğumdan değil, daha çok kültürün bir ülkenin yolunu değiştirdiğine inanan bir zihniyetteyim. İbn Haldun'un dediği gibi "Coğrafya kaderdir". Çoğu kişi bunun, nerede doğduğunuzun kaderinizi değiştirdiği ve buna karşı yapılacak bir şey olmadığı anlamına geldiğini düşünse de, bundan daha fazlası. Kendisi aslında tarihsel ve toplumsal dönüşümlerin insan faktörleri tarafından şekillendirildiğini kastediyor. Toplumsal uyum, geçim kaynakları, meslekler, gelenekler, siyaset ve inançlar, toplumların davranışlarını ve eninde sonunda yaşantısını belirler. (Evkuran, 2024).
Bu yüzden Amerika'nın tüketimcilik üzerine kurulu olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz. Ülkenin temel kökü tüketimciliktir. Siyaset, tarih, kültür ve hatta din anlayışları bile bunun üzerinedir. Bunu Scientology gibi tarikatlarından görebiliyoruz. Maalesef, tüketicileri eğiterek ve durmalarını dileyerek bu köklerden kurtulmak kolay değil. Kültür size satın almanızı söylüyorsa, almalısınız, yoksa burada yeriniz yok. Dubai çikolatalı matcha Labubu şekilli crumble kurabiyesi alırken bu apaçık ortada gibi görünse de, sağlık hizmetleri veya bahşiş kültürü söz konusu olduğunda yeterince konuşulmuyor. Kısacası, karıncaları tek tek ezmeye çalışmak işe yarayabilir, ancak karınca yuvası hala sırtınızda sizden gelen yiyeceği taşıyor ve bunun için kökten bir çözüme ihtiyacınız var.
Neyse. Çok fazla siyasete girmeyeyim. Genel olarak dergiyi gerçekten beğendim. Modern bir dünyada olduğumuz şu günlerde hayattan "ne istediğimizden" ve ne için çalıştığımızdan da bahsedecektim ama sanırım yeterince konuştum. Bunu başka bir zamana bırakıp sizi sorunun kendisiyle baş başa bırakacağım.
Üstüne üstlük şiir bölümünü de çok beğendim. Görünüşe bakılırsa tüm ekip çok yetenekli olmalı. Kendilerine ulaşmaktan çekinmeyin.



Yorumlar