Sadece Tarafsız Değil: Öğretmenler Neden Onlar İçin Önemli Olan Konuları Konuşmalı?
- Hande Civelek
- 15 Eyl
- 2 dakikada okunur
!Fikir!
Öğretmenler olarak, siyasi konularda tarafsız kalmamız gerektiği sıklıkla söylenir. Uyarı, görüşlerimizin öğrencileri etkileyebileceği veya sorunlara yol açabileceğine olan endişeden gelir.
Ben buna katılmıyorum. Partileri veya politikacıları desteklemeden siyasi olarak neye önem verdiğimizi göstermenin neden önemli olduğunu konuşalım.
Çoğu zaman sınıfta "üç maymun" gibi davranmaya alıştırılıyoruz: görme, duyma, konuşma.
Öğrenciler politik sorular sorduğunda geçiştiriyoruz. Çoğu insan bunun doğru yaklaşım olduğunu, öğretmenlerin, sınıflarında bazı sorunları tetikleyebilecek güncel konulardan bahsetmemesi gerektiğini savunur. Ben bunun yanlış bir yaklaşım olduğunu savunuyorum.
Amerika’da şu anda Charlie Kirk’in suikastıyla ilgili konuştuğu için onlarca öğretmen işlerinden oluyor. Amerika’dan örnek veriyorum çünkü şu anda güncel olarak oradayım. Öğretmenlerin görüşleri nedeniyle işten çıkarıldığına dair son haberlerle birlikte, bu konu daha fazla konuşulacak. Öğretmenler politik fikirlerini konuşmalı mı?
Her öğretmenin öğretmek dışında bir tutkusu vardır. Eğer yoksa, üzgünüm ama öğrenmekten hoşlanmıyorsunuz, o yüzden öğretmek size göre değil.

Öğrencileri, üniversitelerden kariyerlere kadar her şeyi siyasetin şekillendirdiği bir dünyaya hazırlıyoruz.
Mezun olduktan sonra ailesinin ve arkadaşlarınınkinden farklı siyasi fikirlerle karşılaşan bir avukatı düşünün. Ya da sektördeki trendlerin siyasi kararlarla nasıl bağlantılı olduğunu asla öğrenemeyen, sektöründeki yeni siyasi değişimleri profesörleriyle konuşmayan bir yayıncıyı.
Bu gerçekten akıllıca mı?
İlk soru şu olmalı. Siyaseti okul ortamında gerçekten saklayabilir miyiz? Sanmıyorum. Okullar siyasettir ; finansmanı, kitapları, üniformaları, hatta yemekleri. Siyaset toplumu inşa eder ve okullar toplumun şekillendiği yerdir.
Siyaseti öğrencilerden saklamak imkânsız. Günümüzde, çocukların bilgiye bu kadar kolay erişebildiği bir ortamda, bir öğretmenin işten çıkarılması bile soru işaretleri yaratıyor. Öğrenciler "neden" diye soracaklar ve biz cevap veremezsek, kendileri öğrenene kadar sormaya devam edecekler.
Öğretmenler, güncel olaylar ve değerler hakkında düşündürücü fikirler paylaşarak, öğrencilerin gerçek dünyayı anlamalarına ve onları taraf tutmaya zorlamadan eleştirel düşünmelerine yardımcı olabilirler. Öğretmenler partilerden, politikacılardan veya isimlerden değil, sorunlardan bahsetmelidir. Sadece ülkenin karşı karşıya olduğu meselelerden bahsetmelidirler.

Peki ya din? Bence siyasetle aynı şekilde ele alınmalı. Öğretmenler farklı dinlerin neye inandığını açıklayabilmeli ve istenirse kendi inançlarını paylaşma özgürlüğüne sahip olmalılar.
Önemli olan nasıl söylendiğidir. Öğretmenler görüşlerini "İnanıyorum ki.../ Bence..." formatında sunmalıdır. Örneğin: "LGBTQ haklarına inanıyorum çünkü herkesin kimi seveceğini seçme özgürlüğüne sahip olması gerektiğini düşünüyorum" veya "LGBTQ haklarına inanmıyorum çünkü dinim günah olduğunu öğretiyor". Amaç öğrencileri ikna etmek değil, bir inancı saygılı ve açık bir şekilde nasıl ifade edeceklerine dair model olmak ve öğrencilere eleştirel düşünme ve kendi görüşlerini oluşturma şansı vermektir.
Ayrıca bu, öğrencilere, paylaşmadıkları siyasi fikirlere nasıl hoşgörü göstereceklerini de öğretir ve "karşı tarafı" düşmana dönüştürmelerini zorlaştırır.
Örneğin tekrar Amerika'yı ele alalım. Bir öğretmenin silah kontrolü konusunda güçlü bir fikri varsa -İkinci Anayasa Değişikliği'nin korunmasını desteklesin veya desteklemesin- bunu dile getirebilmesi gerekir.
Ders saatlerinin bu konu etrafında ayrılmasından veya ödev verilmesinden bahsetmiyorum. Bu kesinlikle kabul edilemez. Öğrenciler sorduğunda dürüst cevaplardan bahsediyorum. Bir öğretmen sadece "İnanıyorum ki..." diyebilir ve gerekçesini açıklayabilir. Aynı şey, çiftçilik vergisi veya başka herhangi bir konu hakkındaki sorular için de geçerlidir.

Peki bu konuşmalar hangi yaş için uygun? Bence lise doğru yer. Bu yaştaki öğrenciler bağımsız araştırma yapabilir, kendi fikirlerini oluşturabilir ve bir öğretmenin sözünü mutlak gerçek olarak kabul etme olasılıkları daha düşüktür.
Bu, sorunlara önem vermenin ve eleştirel düşünmenin katılımcı bir vatandaş olmanın bir parçası olduğunu göstermek için mükemmel bir aşamadır.
Öğrencilerin dünyayı önemsemesini istiyorsak, sanki dünya yokmuş gibi davranmaya devam edemeyiz ve küresel ısınmanın bile politik olduğu bir ortamda siyasetten kaçınamayız.
Öğretmenlerin sessiz kalması çocukları korumaz, sadece onları hazırlıksız bırakır. Lise, merakın dürüstlükle buluştuğu ve öğretmenlerin nihayet 'Ben buna inanıyorum' diyebilmelerine izin verilen bir yer olamlıdır.





Yorumlar